Türkiye İşçi Partisi Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Avukat Sera Kadıgil, 15 Haziran Pazar günü Bursa Mudanya'da 'Aile Yılı' ilan edilmesine karşı halkla buluştu. Mütareke Meydanı'nda saat 16.00'da partililer ve halkla bir araya gelen Kadıgil, iktidarın 2025 yılını 'Aile Yılı' olarak ilan etmesine karşı kadınların sözünün olduğunu, bu düzenin kadınları korumadığını aksine her gün daha fazla şiddete, cinayete, yoksulluğa ve yalnızlığa mahkum edildiklerini anlattı.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, kadın cinayetleri, adaletsizlik ve kadın düşmanlığı üzerine konuşma yapan Kadıgil, "Bu sene 'Aile Yılı' ilan edildi. Çünkü bizi yönetenlerin bir tane dertleri var, yeterince çocuk doğmuyormuş. Yatıp kalkıp buna dertleniyorlar. Doğan çocukların okula gidemediğine dertlenmiyorlar, yeni doğmuş, el kadar bebeklerin şirketlere peşkeş çektikleri hastanelerde öldürülmesine dertlenmiyorlar, milyonlarca gencin ne işe ne de okula gidebilmesine dertlenmiyorlar, kadınların öldürülmesine dertlenmiyorlar, emeklilerin neredeyse açlıktan ölmesine dertlenmiyorlar, yeterince çocuk olmuyormuş, buna dertleniyorlar. Çocukların okula aç gidebildiği gerçeğini hiç AKP'li veya bir MHP'li milletvekili dile getirebildi mi? Getirmesi mümkün değil" diye konuştu.



Kadıgil, konuşmasına 55 yıl önce gerçekleşen 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi'ne selam göndererek başladı. 'Aile' olarak dile getiren şeyin bir anne, bir baba, bir çocuktan bahsedildiğini söyleyen Kadıgil, "Yatıp kalkıp bunu koruduğunu iddia eden bir iktidar var" dedi. Türkiye'de 2 milyondan fazla çocuğun işçi durumunda olduğunu hatırlatan Kadıgil, TÜİK'in verilerine göre 840 bin çocuk işçinin çalıştığını, 500 bin çocuğun MESEM'lerde çalıştığını, kaçak olarak çocukların çalıştırıldığını kaydetti. Kadıgil, MESEM'in lise çağındaki çocukların çırak olarak kafelere, fabrikalara, atölyelere verilmesi, asgari ücretin 3'te biri karşılığında okula gidecek yaşta çocukların iş yerlerinde 'köle' gibi çalıştırılması olduğunu söyledi. Kadıgil, "MESEM'lerde 14-15 yaşındaki çocuklar kafası pres makinelerine sıkıştırılarak öldürüldü bu ülkede. Öldü demiyorum, öldürülüyorlar bu çocuklar" dedi.


Kadıgil, "Yetiştiriyoruz, yetiştiriyoruz da ne oluyor? Dünyadaki verilerdeki rezillik artık benim içimi acıtıyor. OECD, '6 milyon çocuk bu ülkede derin yoksulluk yaşıyor' diyor. 6,7 milyon genç insan, 15-34 yaş arasında bu insanlar, ne okula gidebiliyorlar ne eğitim alabiliyorlar ne çalışacak bir iş bulabiliyorlar. Yere batsın sizin böyle aileniz" diye konuştu. Kadınlardan beklenilen 'aile'nin ise çocuk doğurmak olduğunu söyleyen Kadıgil, 2025'te yaşanılan kadın cinayetlerine ilişkin veriler paylaştı. 280 kadının katilinin babası, eşi, oğlu, abisi olduğunu, 220 kadının kendi evinin içinde öldürüldüğünü hatırlatan Kadıgil, "Korumanız gereken şey aile mi yoksa katledilen kadınlar mı? Saçma sapan bir düzen kurdular bizi de onun içinde esir etmeye çalışıyorlar. Kapitalizm ve ataerki dediğimiz bu iki başlı canavar hepimizi yutmak için var gücüyle çalışıyor ve üzülerek ifade ediyorum ki hiç olmadığı kadar güçleniyor. Sadece bizim ülkemizde değil bütün dünyada güçleniyor" diye konuştu.


"Bütün karamsar, bütün faşizan tablonun göbeğinde biz kadınlar varız. Çektiğimiz yoksulluk ortada" diyen Kadıgil, "Zerre kadar bizi umursamayan bir grup erkek tarafından yönetiliyoruz. Bunu söylediğimde bazı erkek arkadaşlar bozuluyor" ifadelerini kullandı.

"Uzun zamandır ilk defa bu kadar az bir umudum var" diyen Kadıgil, gündeme dair ise, "Bir gün uyanıyoruz Ekrem İmamoğlu'nun tutuklandığını öğreniyoruz, başka bir gün uyanıyoruz siyonist, soykırımcı İsrail'in Filistin'le yetinmeyip İran'a savaş ilan ettiği haberiyle güne başlıyoruz. Cumhur İttifakı'yla ibaret olmayan bir şer ittifakının gerek Netanyahu gerek Trump, yukarıda Putin ile nasıl hepimize karşı bir cephe oluşturulduğunu çok net bir şekilde gördüğümüz günlerden geçiyoruz" şeklinde konuştu. Kadıgil, konuşmasının ardından dinleyicilerle fotoğraf çektirerek, kendisine aktarılmak istenilen konuları görüştü.