Responsive Navbar with Sidebar
DOLAR 39,4137 EURO 45,6748 STERLİN 53,6197 GRAM ALTIN 4.295,04 BIST 100 9.350,01 BITCOIN $107.492
Facebook TwitterX Instagram YouTube

Arama Haber Code Logo Arama
Mustafa Çokran

Mustafa Çokran

muscokran@gmail.com

Tüm Yazıları

Yaratıcılık ve Politika Arasında: Bursa’yı Düşünmek

Giriş: 16.06.2025 16:48 | Güncelleme: 16.06.2025 17:45
Paylaş

Yaratıcılık ve Politika Arasında: Bursa’yı Düşünmek

Bu ilk yazımı, Depo Haber’in kurucusu, canım dostum ve çocukluk arkadaşım Tolgay Ataokay’a “Europe Bursa Konseri 2015” yazısındaki nazik daveti için içtenlikle teşekkür ederek açmak istiyorum. Aynı hayat ritmini yıllarca farklı mecralarda taşıyıp, sonra yolları yeniden kesiştirebilmek; bu yazıların tonu gibi içten ama bir o kadar da mesuliyetli bir şeye dönüşüyor. 

Kültür kavramı, şimdiye dek yüzlerce kez tanımlandı; sosyolojiden ekonomiye, siyasetten sanata farklı disiplinlerin elinde yeniden şekillendi. Biz bu yazıda, kültürü yalnızca bir alan olarak değil, aynı zamanda bir yapısallık, bir strateji, bir kent vizyonu olarak ele alacağız. Kültürü, gösteri sanatlarından öte; ekonomik modellerle, sosyal faydayla ve toplumsal dönüşümle ilişkili bir çerçevede düşüneceğiz. Çünkü artık kültür politikalarını konuşmak, yalnızca bir sanat programı oluşturmak değil; kentsel planlama, ekonomik kalkınma, sosyal eşitlik ve yaratıcı endüstrilerin gelişimi üzerine düşünmekle eşdeğer hale geldi. Kültür, mekânsal stratejilerden istihdam politikalarına kadar genişleyen bir etki alanına sahip.

Çeyrek asrı aşkın süredir kültür-sanat alanında çalışan biri olarak biliyorum ki; bugün sadece üretimi değil, bu üretimin sürdürülebilirliğini sağlayacak ekosistemleri, yapıları ve politikaları tartışmamız gerekiyor. Kurucusu olduğum Kültürakt ve onun bir projesi olarak hayata geçirdiğimiz Sesimiz Ol Platformu ile bu alanda çalışıyoruz: Bağımsız sanat üretiminden erişilebilirliğe, yaratıcı ekonomilerden yerel kalkınmaya uzanan bir yelpazede projeler üretiyor ve sürdürülebilir, etkili modeller üzerine düşünüyoruz.

Bugün dünya genelinde "yaratıcı şehir" kavramı giderek daha fazla konuşuluyor. Bu bir söylemden ibaret değil; aksine, şehirlerin kültürel kapasitesini, yenilik potansiyelini ve ekonomik çeşitliliğini artıran somut bir vizyon alanı. Çünkü yaratıcı endüstriler sadece sanatı değil; tasarımı, yayıncılığı, mimarlığı, gastronomiyi, yazılımı, oyun geliştirmeyi ve çok daha fazlasını kapsayan geniş bir ekonomi kümesidir. Bu alanlar, doğru desteklendiğinde bir şehrin hem ekonomik büyümesine hem sosyal dinamizmine katkı sağlar.

Bursa, tüm bu alanlarda ciddi bir potansiyele sahip. Bursa, yalnızca sanayi üretimiyle değil; çok katmanlı tarihsel mirası, zanaat kültürü, üniversiteleri, geleneksel el sanatları, mutfak hafızası ve müzik kültürüyle yaratıcı endüstriler açısından zengin bir altyapıya sahip. Şehrin bazı tarihi bölgelerinin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesi, kentin kültürel değerlerinin evrensel ölçekte tanınan bir referansa dönüştüğünü gösteriyor. Ancak bu güçlü zemin, yaratıcı ekonomilere entegre edilemediği sürece, yalnızca anıtsal bir geçmişin taşıyıcısı olarak kalma riskiyle karşı karşıya. Fakat bu potansiyelin, stratejik kararlarla harekete geçirilmediği sürece sürekli tekrar eden döngüler içinde sıkışıp kalması kaçınılmaz.

Yerel yönetimler, özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum arasında gerçek bir işbirliği modeli kurmadan yaratıcı ekonomilerin gelişmesini beklemek gerçekçi değil. Sadece büyük organizasyonlarla değil; altyapı, kapasite geliştirme ve mikro ölçekli üretimi destekleyen modellerle uzun vadeli planlar yapılmalı.

Bu bağlamda, Bursa için sormamız gereken bazı temel sorular var:

● Bu şehrin yaratıcı ekonomilerle ilişkili bir kalkınma vizyonu var mı?

● Kültürel miras, sadece korunacak bir değer mi, yoksa yaratıcı üretimle yeniden mi anlamlandırılacak?

● Genç kuşaklar neden bu şehirde kalmak yerine başka şehirlerde “üretmeyi” tercih ediyor?

● Bursa’daki özel şirketler ve yerel yönetimler, yaratıcı hizmetlerini neden hâlâ büyük ölçüde İstanbul’dan temin ediyor? Kentin kültürel-ekonomik ekosistemini güçlendirerek dışa bağımlı olmayan, kendi yaratıcı kapasitesiyle hareket edebilen bir şehir tahayyülüne gerçekten sahip miyiz?

● Yerel yönetimler, kültürü gerçekten stratejik bir alan olarak mı görüyor, yoksa sadece dönemsel faaliyetler düzeyinde mi değerlendiriyor?

Tüm bu sorular, kültür alanında artık daha fazla politika üretmek gerektiğini gösteriyor. İyi niyetli çabaların kurumsallaşması, tekil başarıların sistematik hale gelmesi ve görünür olanın ötesine geçilmesi için yeni bir yönelim şart.

Bu yazılarda, işte tam da bu dönüşüm ihtiyacına odaklanacağız. Kültür politikaları, yaratıcı endüstriler, sanat üretiminin ekonomiye entegrasyonu, sosyal fayda, bağımsız yapılar ve yerel kalkınma…

Tüm bu başlıkları birlikte düşünecek; eleştirecek, önerecek ve tartışacağız.

Çünkü şehir dediğimiz şey, sadece yollar ve binalar değil; hayal kurma biçimimizdir. Ve o hayalin kültürle nasıl şekilleneceğini birlikte konuşmaya devam edeceğiz.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere. 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Yazarın Diğer Yazıları

Diğer Yazarlar

Günnur Ekşi Ataokay
Mustafa Çokran
Tolgay Ataokay
Uğur Korkmaz

Haber Arama