“Xana’nın hala kutlama yaptığından eminim. Berlin’deki Şampiyonlar Ligi finalinde Barça bayrağını diktiği o muhteşem fotoğraf hala aklımda. Keşke aynı şeyi PSG ile yapabilsem. Kızım fiziksel olarak orada olmayacak ama ruhen yanımda olacağından eminim.”
Münih’te oynanan Şampiyonlar Ligi Finali’nde ülkenin çoğu zannediyorum Inter’i tutuyordu…
Sebebi de çok açıktı: Hakan Çalhanoğlu…
Hani bu topraklarda yetişmeyen, Almanya’da yetişip Ay Yıldızlı formayı tercih eden milli oyuncumuz…
Ben ise bir kız babası olmam sebebiyle duygu dolu izledim karşılaşmayı…
Yukarıdaki sözlerin sahibi Paris Saint Germain’in teknik direktörü Luis Enrique’ye ait…
(Konuyu bilmeyenler için buraya link bırakıyorum)
PSG’nin attığı her gole Luis Enrique’nin yaşadığı hassas psikolojiyi hissederek ve ister istemez 6,5 yaşındaki kızımın sağlığına şükrederek sevindim…
Maçın ardından da ‘Xana Luis Enrique’nin yanındaydı’ haberini toparlamamız bu sebeptendi…
Zaten bu hassasiyeti hisseden de sadece ben değildim…
PSG taraftarı da mükemmel bir koreografiyle Xana’yı anmış, Luis Enrique’ye saygı ve sevgi duruşunu göndermişti…
Her anıyla duygu dolu, hayatın her anını bize gösteren bir karşılaşmaydı…
Bir yanda Luis Enrique’nin acısını içimizde hissederek maçı izlerken, bir baktık ki son dakikalarda Enrique’nin yardımcısı Rafael Pol’ün ağladığını gördük…
Sevinç gözyaşları olduğunu düşünürken, 6 ay önce kaybettiği eşi Raquel için ağladığını öğrendik…
Açıkçası bir final bu kadar insanın içini şişirebilirdi!
Gelelim Inter tarafına yani 37’lik delikanlı Francesco Acerbi’ye…
2012’de hayat idolü olan babasını kaybetti ve haliyle kontrolünü de kaybetti…
Son kontrol kaybedişi de bu döneme denk geliyor Acerbi’nin…
Ardından 2013 yazında kansere yakalandı…
“Hayatta her zaman bir mücadele gerekir. Babamla, ardından hastalıkla... Benim bu mücadelelere ihtiyacım vardı” diyordu…
Sezon içerisinde Cagliari deplasmanında doping testi pozitif çıkan Acerbi için devamı şoktu: İkinci defa kanser olmuştu!
Ama yukarıda da belirttiğim gibi, son kontrol kaybedişi 2012’ydi…
“Kanser sayesinde gerçek hayatım başladı.”
Ve o sözlerin altını öyle bir doldurdu ki; takımı finalde kazanamasa da filmi biraz geriye sarıp, Inter’in nasıl finale geldiğini hatırlayabiliriz…
Inter-Barcelona yarı final eşleşmesi…
İspanya’daki ilk maç 3-3 bitmişti…
İtalya’daki karşılaşmanın 90+3. dakikası, skor 3-2 Barcelona lehine ve sahneye çıkan Acerbi…
Uzatmada bir gol daha ve final…
Futbolu bırakacak duruma gelme, 2 kanser, yaş 37, bu mücadele gücü, ırkçılık iddialarının ardından milli takımdan çıkarılma, delil yetersizliğinden suçsuz bulunma ve son olarak İtalya Milli Takımı’nda oynamayı reddetme…
Karşılaşma sadece vefat ya da sağlık problemleri mücadelesine sahne olmadı tabii ki…
Bir futbol dehasının da mücadelesiydi bu…
Sadece kulüplerin kariyerini değil, ülke futbolumuzdan Şener Şen koşuşu ile kaçarak kendi kariyerini de mükemmel yöneten Luis Campos!
PSG son 13 sezonun, 2’sinde şampiyon olamazken, burada Campos’un imzası vardı…
2016-17’de Monaco’nun, 2020-2021’de Lille’in şampiyonluğunda patron Luis Campos’tu…
Ardından bir Galatasaray denemesi oldu ancak 72 gün sonunda kibar bir şekilde ‘agacım ben sizinle uğraşamam’ dedi ve gitti…
Sonrası zaten malum…
Yıldızların bir bir ayrıldığı kulübe gençleri kazandırdı, Luis Enrique ile mükemmel bir çalışma yaptı ve sonuç!
Tarihin en farklı skoruna sahip ŞL Finali…
Ve tabii ki; bitti denilen oyuncuların parlaması, potansiyeli yüksek futbolcuların potansiyelini tam olarak göstermesi, oyununun ön plana çıkması, Luis Enrique’nin yeni dahi olarak adlandırılacak olması…
1993 yılında yani tam 32 yıl önce yine aynı statta ŞL Finali oynanması, bu finalin yine bir Fransız ve İtalyan takımları arasında olması, Marsilya’nın efsane Milan kadrosunu 1-0 yenip kupayı kaldırması…
Bu final;
Bir babanın duygularını,
Yıkımdan gücün yakalandığını,
Bir insanın bulunduğu iklime göre stratejisini nasıl değiştirmesi gerektiğini,
Mücadelenin, pes etmemenin, direncin duygusunu,
Bir potansiyelin bir elde körelirken, diğer elde nasıl parlayacağını,
Kariyer planlamasını önemini,
Doğru kullanılmadığı sürece paranın hiçbir öneminin olmadığını ve çok daha fazlasını anlattı…
Cumartesi akşamı futbol değil, hayatın ta kendisi vardı Münih’te!
Yazıya Luis Enrique’nin sözleriyle başlamıştık, onunla bitirelim…
Zaten bu sözlerin üzerine söyleyecek çok da bir şey yok…
“Kendimi şanslı ya da talihsiz olarak görebilir miyim? Kendimi şanslı görüyorum, çok şanslıyım. Kızım Xana 9 harika yıl boyunca bizimle yaşadı.”
Yorumlar